1.Endometriozis ve Endometrioma Nedir, Kimlerde Sık Görülür?
Endometriozis, rahim içini döşeyen, endometrium denilen dokunun rahim dışı organlarda yerleşmesidir. Sıklık sırasıyla görüldüğü organlar karın içini döşeyen periton zarı, yumurtalıklar, tüpler, vajina, bağırsaklar, mesane, üreter, umbilikus (göbek deliği), eski operasyon dikiş bölgeleri, akciğerler, diyafram, spinal kanal, beyin, göz, meme dokusu, kalp, kollar ve eller, dalak olarak bildirilmiştir. En sık, `-75 oranında, yumurtalıklarda görülmektedir. Endometriozisin yumurtalıklarda oluşturduğu kistlere endometrioma veya çikolata kisti denmektedir.
Üreme çağındaki her 10 kadından birinde endometriozis vardır. Her ne kadar üreme çağına özgü bir hastalıksa da, nadiren ergenlik öncesi veya menopoz sonrası olgulara da rastlanmaktadır.
2. Endometriozis ve Endometrioma hastalarında görülen şikayetler nelerdir?
Bu hastaların iki büyük problemi vardır: Ağrı ve infertilite (çocuk sahibi olamama).
Adet sancısı ve ağrılı cinsel ilişki ağrının en sık iki formudur. Endometriozis odaklarının yerine ve büyüklüğüne göre şikayetler değişir. Özellikle yaşla birlikte giderek artan adet sancısında endometriozis akla gelmelidir. Cinsel ilişkideki ağrı ise pelviste yerleşmiş olan endometriotik kitlelerin veya yapışıklıklar nedeniyle ortaya çıkmaktadır.
Çocuk sahibi olmakta zorlanan kadınların yaklaşık 50 % sinde endometriozisin var olduğu bildirilmektedir. Bu güçlü ilişkiye rağmen endometriozisi veya çikolata kisti olan herkes infertil değildir. Normal çiftlerde aylık gebe kalma olasılığı 15-20 % iken, hafif endometriozisi olan infertil çiftlerde bu olasılık 2-5 % arasıdır.
Hastaların şanslı olan bir kısmında ise hiçbir belirti bulunmamaktadır.
3. Endometrioziste veya çikolata kistleri için risk faktörleri nelerdir?
Erken yaşta adet olmak, sık adet olmak, uzamış adetler, yoğun adet kanamalarına sahip olmak, az doğurmuş olmak ve emzirme süresini kısa tutmak riski artırmaktadır. Vücut kitle indeksi ile endometriozis arasında da ters orantı vardır.
Endometrioziste ailesel genetik yatkınlığı olduğu bilinmektedir fakat bu basit bir kalıtım değil çok faktörlü kalıtımdır.
4. Endometriozis tanısı nasıl konur?
Endometriozisin tanısını koymak için önce şüphelenmek gerekir. Adet sancıları, ağrılı cinsel ilişki, dirençli alt karın ağrıları ya da çocuk sahibi olmakta zorlanma varsa, özellikle de aile öyküsü varsa bu hastalar mutlaka araştırılmalıdır.
Jinekolojik muayene ve ultrasonografi ile çikolata kistleri kolaylıkla farkedilebilir. Fakat endometriozisin teşhisi için çoğu zaman bunlar yeterli olmaz, tomografi, MR veya laparoskopik gözlem metoduna başvurulabilir
5. Endometriozis veya çikolata kistlerinin takip ve tedavisi nasıl yapılır?
Endometriozis iyi huylu olmakla birlikte kronik bir hastalık olduğu için, bu durumun yönetiminde hasta ve hekimin uzun soluklu bir mücadelesi gerekmektedir. Takip ve tedavi kararı tamamen hastaya özel olarak seçilir. Tedavi hastanın yaşına, ağrısının olup olmamasına, çocuk arzusu olup olmadığına benzer faktörlere göre değişir.
Ağrının tedavisi: Ibuprofen ve naproxen gibi ağrı kesiciler ilk basamakta denenir. Bunlara yanıt alınamazsa hormonal ilaçlara geçilir, kesintisiz doğum kontrol hapı veya progestin içeren ilaçlar endometriozis ile ilişkili olan ağrıyı ortadan kaldırabilir. Tedaviye cevap vermeyen ağrılı odakların varlığı veya büyük çikolata kistlerinde ameliyat düşünülebilir. Ameliyat sonrası 60-80 % oranında azalan ağrı şikayeti, eğer ameliyat sonrası ilaç kullanılmazsa büyük oranda tekrarlar.
İnfertilitede tedavi: Bekle-gör tedavisi, doğurganlığı artıracak aşılama ya da tüp bebek tedavisi, ya da laparoskopik endometriozis ameliyatı. Bu seçeneklerden hangisinden başlanacağına karar vermek ancak iyi bir değerlendirmeden sonra mümkündür. Karar hekimin önerileri doğrultusunda eşlerle birlikte verilmelidir. Yalnız 35 yaş üzerindeki hastalar ve over rezervi azalmış hastalarda beklemek uygun bir seçenek değildir.
6.Bu hastaların günlük yaşamlarında ve beslenmelerinde nelere dikkat etmeleri gerekir?
D vitamininden zengin beslenmenin endometriozis oluşumuna karşı koruyucu olduğunu gösteren bilimsel çalışmalar yayınlanmıştır, bu nedenle özellikle kış aylarında yağlı balık, mantar ve yumurta bol tüketilmelidir. Süt ve ürünleri de bu konuda çok yardımcıdır, hergün mutlaka süt, yogurt ve peynir bol miktarda alınmalıdır. Transyağlardan uzak durulmalı, özellikle omega-3 yağını içeren besinler seçilmelidir, bunlar özellikle uskumru, somon, sardalya ve taze ton balığı gibi yağlı balıklardır. Bolca A, C ve E vitamin içeren antioksidan bir diyet tercih edilmelidir. Bunun en kolay yolu bol bol taze sebze ve meyve ile kuruyemişleri içeren bir akdeniz diyetidir. Tüm işlenmiş gıdalar, kızartma besinler ve fazla kafeinden de kaçınılmalıdır.
Sigarayı bırakmak ve haftada 4 saatten fazla spor yapmak ta endometriozisin ilerleyişini yavaşlatabilmektedir.